18 Şubat 2011 Cuma

Yeniden...

Bir eksiklik var farkındayım. Bişeyler var, içim kıpır kıpır, ne kadar konuşsamda kesmiyor, insanların kafası şişiyor, fenalık geçiriyorlar ama ben yorulmuyorum...Konuşuyorum, konuşuyorum....
Ya da susuyorum. Etrafı dinliyorum, hemde hiç bir şey düşünmeden. Arkadaşlarım, etrafımdaki herkes konuşuyor, ben sakin bir şekilde dinliyorum, seminer havasında...Neredeyse not tutucam.
Konuşmak mı susmak mı diye sorsalar? Düşünmeden fazla konuşmadan konuşmak derim ... Konuşan insandan zarar gelmez,insanlar konuşa konuşa ... sözlerinden faydalanırım hemen fikrimi doğrulamak için.
Ben konuşmuyorsam, fikir beyan etmiyorsam yakınlarım bilir tehlike çanları çalıyor demektir. 
Önce dinlemeyi bilmeli, sonra konuyu ve söyleyeceklerimizi düşünmeli sonra konuşmalı...
Konuşun paylaşın ama '' SÖZ GÜMÜŞ İSE SÜKUT ALTINDIR'' atasözünü unutmamalı...

13 Haziran 2010 Pazar

no name...

Arkadaşlar uzun zamandır yazamadım , gerçekten vakit bulamadım. Günlük hayatta yapılması gereken işlerimin ardından geri kalan bana ait zamanlarda ise biraz bencil davrandım , tembellik yaptım :) Ama uzun zaman geçmiş aradan ...
Sakın düşünmeyin yazmayı bırakmadım, her zaman her çantamda mutlaka not defterim ve kalemim olur beni tanıyanlar bilirler. Her an yazarım, çizerim ve not alırım. Bazen kağıda bazen beynime bazen de kalbime not ederim , edilmesi gerekenleri, edilmeye değenleri ...
Pazar günü akşamın bu saatlerinde derin mevzulara giremeyeceğim, pazartesi sendromuna bağlamayın sakın bu yazdıklarımı da.
Yaz geldi, her yer cıvıl cıvıl, tatil planları yapılıyor, İstanbul yaz gecelerinde de bir ayrı güzel oluyor, daha ne olsun arkadaşlar ....

Keyifli Pazarlarrrrr,

Ss

25 Nisan 2010 Pazar

EEE HADİİİ ARTIK....

Uff be ne zamansızlık ne dinginlik ne karmaşıklık ne tezatlık..... Bu cümleyi zaten ruh hali çok sağlıklı bir insanın yazması beklenemez.Aslında  bir pazar akşamı sessizliğinin içinde yazılmış normal bir cümle. Yorucu, oldukça hareketli ve eğlenceli bir hafta sonunun ardından , pazartesi gününün stresinden saatler önce gayet normal bir psikoloji. Ama pazartesi stresi dediğime bakmayın, pazartesi gününü meşhur ''pazartesi sendromu'' haline getirmeden yaşayan bir çalışanım. Çünkü , çalışmayı, iş hayatını yaşamının tam ortasına yerleştiren ve iş hayatının gölgesinde var olma savaşı veren bir insan değilim. Üretmek, faydalı olmak çok çok güzel. Ama bunu maddi bir hırs haline getirmek,iş hayatını  egolarını tatmin etmek için fırsatlar zinciri olarak görmek hem çok ilkel hem de çok komik. Arkadaşlar, önümüzde başı belli olan ama sonu belli olmayan bir ömür var. Yaşamınıza güzel anlar eklemenin hırsına bürünün, anlamsız hırsları bırakın bir kenara güzel dostluklar ve samimi duygular paylaşın. Ne kadar sevildiğinizle, dostlarınızla ve paylaşımlarınızla övünün. Kendiniz için...
Neyse bu hafta sonu bende kendim için birşeyler yaptım. Bir kaç kitap ve  bir kaç tane albüm edindim, yarından itibaren dinlemeye ve okumaya başlayacağım.
-Brida
-Ejderha dövmeli kız
-Ye dua et evlen
Bunlar edindiğim kitaplar, Brida nın yazarı Paulo Coelho nun başka kitaplarını okumuştum en çok bilinen en çok sevilen kitabı tartışmasız Simyacı ve benim bir o kadar daha beğendiğim Veronika Ölmek İstiyor. Bu da son kitabı BRİDA.
Ejderha Dövmeli kızı kitabın arkasındaki kısa öyküden etkilenerek aldım,
Ye dua et evlen de daha önce okuduğum ve çok eğlendiğim Ye Dua Et Sev in devamı niteliğinde bir kitap, eminim bu da çok eğlencelidir.
Edindiğim albümler  ise, Işın Karaca nın son albümü Arabesque, Best of Patricia Kaas bir de Sezen Aksu Karaoke Şarkıları ... Karaoke inanılmaz eğlenceli... Artık evinizde pijalamalarınızla otururken arkdaşlarınızla çayınızı, kahvenizi, içkilerinizi yudumlarken şarkı söyleyip eğleniyorsunuz şiddetle tavsiye ederim...
En kısa zamanda görüşmek üzere...
Kendinize iyi davranın :)

5 Nisan 2010 Pazartesi

HAYATA DAİR TAVSİYELER

Birkaç kaynaktan derlediğim, bizzat geliştirdiğim  ve uygulamaya koyduğum '' kaliteli yaşama dair püf noktalar'' dan bahsetmek istiyorum.

  • İmkansız hayaller kurma
  • Farklı dostluklar kur
  • Hayat tecrübesi olmayan veya hayatı sığ kıyılarda yaşayan büyük-küçük herkesi motive et
  • Takım gücüne inan, takım gücünün kıymetini bil
  • Köpekler dostluklar için en iyi örnektir
  • Hayvan haklarını savun
  • Bulunduğun ortamda herkesten farklı yöne bak
  • Disiplin başarının temelidir
  • Kişisel kontrolünü kaybetme
  • Gülümsemeyi yüzünden eksik etme, küçücük bir gülümseme hayatta her kapıyı açar; kimi zaman gülümseme korkunuzu kamufle eder, kimi zaman karşınızdakini motive eder
  • Hızlı koşan kazanır, ama zamanı iyi belirlemek lazımdır ki hızlı koşan tez yorulur atasözü unutulmamalıdır
  • En az bir konuda herkesten farklı ol
  • İşini kendin takip et
  • Çok meraklı olma
  • Bildiğin işi yap, bilmediğin yere gitme, bilmediğin konuda konuşma
  • Kozlarını doğru yer ve doğru zamanda kullan
  • Tatil yapmayı ve kendini ödüllendirmeyi unutma
  • Hayat iyi ve kötü süprizlerle doludur; kötü süprizlere karşı dayanıklı, iyi süprizlere karşı bekleme de ol
  • Hiçbirşey göründüğü gibi değildir
Yazması benden, uygulaması hem benden hem de sizden...

Sevgiler,

26 Mart 2010 Cuma

Herşey Çok güzel Olacak...

Bu yazımı yazmaya başlamadan önce yazacağım konu için çok fazla düşünmedim, bugünkü Habertürk gazetesinde Doğan Cüceloğlu' nun yazmış olduğu köşe yazısı ilham kaynağım oldu. Sn.Cüceloğlu özellikle bugünlerde büyük önem taşıyan bir konuya değinmiş. Kısaca, insanımızın hemen her konuda '' armut piş, ağzıma düş'' pozisyonunda olduğunu, modern ve lüks yaşama isteğinin toplumun her kesiminde aynı oranda yüksek olduğunu, Avrupa ile yapılan kıyaslamaların çoğaldığından örnekler vererek bahsetmiş.
Bulunduğum sosyal ortamlar da (iş, arkadaş ve aile ortamı dahil) Avrupa ile kendi ülkemizi kıyaslamalar başladığı genellikle söz bana düştüğünde bıkmadan sıkılmadan ülkemizin sahip olduğu genç nüfusumuzu, doğal kaynakları ve doğal güzellikleri, coğrafi açıdan sahip olduğu özellikleri, iklim şartlarını, havasını, suyunu o anda aklıma gelen bütün güzellikleri eklerim, neden eklemeyim?  Benim saydığım bu etkenlerin olmadığını kimse söyleyemez . Polyanna tarzında repliklerim bittikten sonra, neler yapılmalı, kimler nasıl sorumluluklar taşımalı konusunda başlarım konuşmaya, asla bir kıyas kabul etmem. Hırsla paylaşırım düşüncelerimi , coşkuyla...
Burada son vermek istiyorum, hep özendiğimiz modern Avrupa ülkeri gibi nasıl oluruz? konusundaki fikirlerinizi bekliyorum...
Sevgiler,

25 Mart 2010 Perşembe

Kime ne?

Biz toplum olarak ne kadar ilgilenmememiz gereken konu varsa ilgileniriz, ne kadar gereksiz ayrıntı varsa bizim için vazgeçilmezdir, herşeyi merak ederiz değil mi, bilhassa insanların özel hayatlarını  ?  Arkadaşlar, kardeşler, büyüklerimiz kendinizle ilgilenin, kendinize bakın, bir kereliğine olsa da önce kimseyi kendinizle kıyaslamayın herkesin hayatı, hayata bakış açısı farklıdır, yaşadıkları ve yaşanmışlıkları ayrıdır, ailesi, eğitimi, elindeki fırsatları farklıdır bu nedenle insanlar farklı hayatlar yaşar, kadere inanıyorsanız insanların kaderleri de farklı yazılır.
Bırakın sağı solu, kimin nesi varsa güle güle kullansın, kim ne kadar çok seviliyorsa bırakın sevilsin veya nefret edilsin, kendinize bakın .
Karacaoğlan' ın herkes tarafından bilinen bir sözü vardır, '' Ben güzele güzel demem güzel benim olmadıkça'' Bu sözü sıkça kullandığım için burada da yazmak istedim, aynı şekilde kötü, hoş olmayan şeyler içinde geçerli. Beni ilgilendirdiği ölçüde konuya yada olaya müdahil olurum, eğer yardımım dokunacaksa, birşeyler için çözüm olacaksam, sonuna kadar destek olurum her konuda ama beni ilgilendirdiği kadar...
Modern yaşamın vazgeçilmez kurallarından biri de insanların birbirlerinin hayatlarına duyduğu ve duyması gereken saygıdır.
Saygı, sevgi hayatta sahip olduğumuz en önemli iki anahtardır, her kapıyı açarlar.Ne diyeyim, çilingire muhtaç olmamak dileğiyle...
Seygiler,
Sibel' den inciler...

20 Mart 2010 Cumartesi

Kısa Kısa...

Aaaa bir hafta nasıl da geçmiş ben bir haftadır tek kelime bir şey yazmamışım , demek ki çok konuşmuşum bu hafta :) Bu hafta neler yaptım bir film şeridi edasında geçirdim gözümün önünden mücevherat fuarına renkli bir ziyaret, uzun zaman görmediğim bir arkadaşım ile eğlenceli bir gün, annem ve kız kardeşim ile kahkaha dolu bir gün, rutin doktor kontrolü, birazcık alışveriş, hayırlı bir  iş ...Ama bu haftanın en önemli olayı aramıza katılan küçük tatlı mı tatlı ELAHAN.
Tekrar görüşmek üzere...